Page 1 of 1

Leon White

Posted: Sun Feb 02, 2025 9:23 pm
by Leon White
İsim: Leon White
Yaş: 23
Cinsiyet: Erkek
Boy: 185
Kilo: 90
Uyruk: Juliana Krallığı
Rütbe: -
Tayfa Rolü: Kaptan - Acemi

Görünüm: Siyah orta uzunlukta saçlarına, önlerindeki beyazlıklar eşlik eden Leon, her zaman saçlarını geriye doğru yatırır, ancak dağınık bir şekilde kullanmayı tercih eder. Yüzünde, alnından başlayan, alnından itibaren yanağından çenesine doğru inen, aynı zamanda burnunun üstünde devam eden ve dudağının bir kısmında da bulunan derin yara izlerine sahiptir. Vücudunun her bir bölümü bu yara izleri ile kaplıdır. Özellikle kollarının çevresi, göğüs bölgesinin her bir parçası, sırtının tamamı yara izleri ile kaplıdır. Bir gözü kör olduğu için, siyah göz bandı kullanmaktadır. Genellikle beyaz, uzun bir ceket giymektedir, onun haricinde üst vücudunu kapatacak hiçbir şey giymez. Göğüs bölgesi, karnının alt kısımlarına kadar açıktır, sırt bölgesini uzun ceketi kapatır. Kemer takılmış, rahat gezebileceği bol bir pantolon giymekte ve her zaman siyah ayakkabılar tercih etmektedir. Ayaklarının tabanının yere tam basması için, tabanı oldukça ince ayakkabıları tercih eder. Yüzünde her zaman kendinden emin, özgüvenli bir gülüş bulunur. Bazen bu gülüş, kana susamış bir hal alabilir.
► Show Spoiler
Kişilik: Leon, tayfasına olan sadakati ile bilinir. Tayfasındaki her bir kişi onun gözünde kutsaldır, ancak tek bir kuralı vardır, kimse geride kalamaz ve korkaklık yapamaz. Tayfa içerisinde her ne kadar rahatlığa, güvene önem verse de katı kuralları ve sıkı bir disiplini vardır. Savaştan kaçan veya geri adım atan bir tayfa üyesi, Kaptan Leon’un acımasızlığı altında hayatının sonunu getirir. Gemide tam bir itaat ve güven ortamı sağlamak için çok sıkı kurallar koymuştur, ancak onun yanında bulunan, cesareti ile ön plana çıkan herkese çok büyük saygısı ve sevgisi vardır. Leon için tayfasında fiziksel güç önemli değildir, mürettebatta bulunan herkesin birbirinin arkasını kollaması, birbiri için canını tehlikeye atabilecek cesarete sahip olması önemlidir.

Onun gözünde, deniz üzerinde tayfası haricinde bir dost kavramı yoktur. Denize açıldıkları ve Kanlı Sis’in üstünde bulundukları her bir an içerisinde, hem korsanlar hem de denizciler onun düşmanıdır. Hiçbir ahlaki mesafeye sahip değildir, her bir korsana ve her bir denizciye nefret besler ve saldırmaktan asla çekinmez. Bu yüzden engin denizlerde geçirdiği vakitlerde, gördüğü herkes onun düşmanı haline gelir. Diğer korsanlar ile ittifak yapmayı reddeder, aynı şekilde denizciler ile hiçbir şekilde ortak noktada buluşmaz. Karşı karşıya geldikleri anda ortaya dökülmesi gereken tek şey kandır, ya kendi kanı ya da düşmanının.

Beden bedene dövüşmek onun için adrenalin festivalidir. Rakiplerine karşı saldırıya geçtiğinde bunu tüm bedeniyle yapmak ister, tam da bu yüzden kendi Kanlı Sis’in karakteristik özelliği olan zıpkınlar ortaya çıkmıştır. Tayfasına genellikle düşman gemisine çıkıp beden bedene çarpışacak adamlar aramaktadır, en başta karşı gemiye atlayan kişi ise her zaman Leon olmaktadır. Düşmanlarını kılıçları ile parçalamak onun için çok daha heyecanlı ve eğlenceli bir aktivitedir. Tayfa içerisinde kurallardan birisi de, Leon’dan önce kimse düşman gemisine atlayamaz. Her zaman, kendini tehlikeye atan ilk kişi kaptan olacaktır. Aynı zamanda, dövüşün tam olarak bir beden bedene etkisini yaratabilmesi için ceketini her zaman fırlatıp attığı görülür.

Leon, her ne kadar mürettebatı ile birlikteyken konuşkan ve güleç bir tip olsa da, bu durum yabancıların bulunduğu ortamda geçerli değildir. Karanlık ve soğukkanlı bir hal almaktadır. Sessiz ancak keskin bakışları, özgüvenli ve sert sözleriyle bulunduğu yabancı ortamı etkisi altına alır. Sözlerini kimseden sakınmaz, her bir sözünün arkasında kendinden emin bir şekilde durur. Sessizliğini ve sakinliğini korumayı başarabilir. Yabancılar ile geçirdiği konuşmaların hepsinde sakindir, dinlemesini çok iyi bilir, ancak bir bıçak kadar keskin sözlerini ortama yaymaktan çekinmez. İnsanların içerisinde mürettebatından herhangi birini asla ezdirmez, o kişi haksız olsa bile. Leon için bu durum tayfa içerisine bir kural olarak işlenmiştir. Tayfada birbirine sadakatle bağlı olan her bir üye, yabancıların olduğu ortamlarda birbirini sözel veya fiziksel olarak korumak zorundadır, cezası ancak tayfa içerisinde, baş başa olunduğu zaman verilebilir. Herhangi bir yabancı tayfasındaki kişiyi cezalandıramaz veya ezecek bir harekette bulunamaz.

Tayfası içerisinde Kaptan olsa dahi bu durumu kullanarak güç zehirlenmesi yaşamaz. Tayfasıyla her zaman beraber oturmayı, beraber yemek yemeyi ve sohbet etmeyi sever. Dostlarının da onun kaptan olduğunu bu ortam içerisinde unutmasını ve dost gibi davranmasını ister. Ancak bunun haricinde, düşmanlarının karşısında tehditkar bir duruş, tehditkar bir dinleyiş ve tehditkar bir konuşmaya sahiptir. Tayfasından da aynı şeyi bekler, kendisi gibi tehditkar olmalarını, gerek duruşlarıyla, gerek tavırları ve konuşmaları ile bu tehditi yaymalarını bekler. Vahşi Sis ve Kanlı Sis’in karanlık yönünü, sadece düşmanlarına karşı açar ve sis gibi çöken tehdidi yaymalarını ister.

Kanlı Sis’e olan bağlılığı, aynı tayfasına olan bağlılığı gibidir. O, sadece bir gemi değil, bir yaşam biçimi ve inanç sistemidir. Aynı zamanda tayfanın en önemli üyesidir. Kanlı Sis’e binen her kişi için disiplin ve sadakatin simgesidir, Leon’un ruhunun özgürlüğüdür. Bu sebeple, Kanlı Sis hiçbir zaman arkada bırakılamaz, gemi parçalansa bile tayfa onun tahtalarından birini yanına almak zorundadır. Kanlı Sis hiçbir zaman ölmez, her zaman yaşatılacaktır. Bu sebeple, Kaptan Leon’un ara sıra yelkenle konuştuğu, gemisine sürekli dokunduğu görülür. Büyük bir sevgi ve sadakat beslemektedir. En büyük dileği, bir gün hayatını kaybederse Kanlı Sis’in içerisinde ateşe verilip, denizlere onunla birlikte gömülmektir.

Leon, bir karaya ayak bastığı anda sivillere asla dokunmaz. Aynı şekilde, tayfasının da herhangi bir sivile sataşması, laf atması, dalaşması yasaktır. Sivillerle sohbet etmeyi, onlarla dost olmayı seven bir yapıya sahiptir. Ada üzerinde siviller ile kendisini her zaman eşit bir durumda görür. Ancak bir korsan grubu veya denizci gördüğünde, karada olsa bile aynı düşmanlığı taşır. Sivillerin korunması, Vahşi Sis’in önceliğidir. Kara üstünde hiçbir sivile zarar verilmesine izin vermez, tayfası da aynı şekilde bir zarar uğrayan sivil gördüğü anda müdahale etmek zorundadır. Sivillere karşı, aynı tayfasıyla olduğu gibi oldukça güleç ve konuşkan bir tipe dönüşür. Kendini saklamaz, geri planda tutmaz.

Leon’un en karakteristik özelliği, yüzündeki sırıtıştır. Her ne olursa olsun, bu sırıtış hiçbir zaman yüzünden eksilmez. Her zaman dik ve özgüvenli bir yürüyüşü vardır. Attığı adımlar yere sert basar, sanki zemini delecekmiş gibi ilerler. Herhangi bir duygu durumunda, bu yüzündeki sırıtış iyice belirgin ve büyük bir hal alır. Pozitif veya negatif herhangi bir duygu için bu durum geçerlidir.

Geçmiş: Juliana Krallığı’nda, bir ticaret gemisinin kaptanının oğlu olan Leon, küçük yaşlarından itibaren hayatını denizlerde yaşamaya başlamıştı. Babası onu annesinden ayrılabilecek en ufak yaşa geldiğinde gemiye almıştır. Babasının hayali, oğlunu bir gün bu ticaret gemisinin kaptanı yapmak ve aile mesleğini ilerletmek olsa da, bu hayali pek istediği gibi ilerlemedi. Henüz daha yedi yaşında olan Leon, geminin ufak tefek işlerini hallediyor, elinden geleni yapmaya çalışıyor ve bazen de babasının yanında gemi hakkında ufak tefek bilgiler öğreniyordu. Hem gemiyi öğreniyor, hem denizleri öğreniyor, hem de bir ticaretçinin ne yaptığını, mürettebatını nasıl idare ettiğini öğrenmeye çalışıyordu. Büyüme çağında olan bir çocuk olarak, kulağına gelen her bir bilgi çok değerliydi ve en önemlisi de, gemiye ayak bastığı andan itibaren deniz hayatına aşık olmuştu.

Ancak en büyük dersini, henüz daha sekiz yaşındayken almıştı. Babası, Quelch Krallığı’na doğru ilerlediği sırada, koruma amaçlı olarak bir korsan tayfası ile anlaşmıştı. Güçlü bir tayfadan yardım alarak güvenli bir şekilde ilerlemeyi planlıyordu. Ancak, Quelch Krallığı’na yaklaştıkları sırada, korsan tayfasının bir diğer bölümü başka bir gemiyle gelerek kendilerini kıstırmış ve büyük bir ihanete uğramışlardı. Korsan tayfası gemideki herkesi katlederken, tüm ganimetleri ve ticaret malzemelerini gasp etmeye başlamışlardı. Bu kanlı savaşın ortasında kalan küçük Leon, korkudan bir kenara pısmış, herkesin ölümünü seyretmeye başlamıştı. Yanında bulunan küçük bir sopayla, son bir cesaret kırıntısıyla ağlayarak karşılarına çıktığında, düşman tayfa tarafından büyük bir dalgaya uğramıştı. Bir daire içerisine alınan Leon, ne kadar sürdüğünü hatırlamadığı bir süreç içerisinde sürekli dayak yemiş, bir gözü çıkartılmış ve en sonunda bir ada yakınında denizde ölmesi için denize atılmıştı. O gün, içindeki nefret büyümeye başlamıştı ve bir gün kendi gemisiyle denize çıkmaya karar vermişti.

Hiç bilmediği bir adaya akıntılar sayesinde çıkmayı başaran Leon, fiziksel olarak oldukça hırpalanmış bir haldeydi. Artık sokaklarda yaşamak zorunda kalan, küçük bir çocuktu. O dönem içerisinde tanıştığı, bir sivil olan Eidmund sayesinde hayatta kalmayı başarmıştı. İçindeki nefret her geçen gün büyümeye devam ederken, Eidmund ona sahip çıkmış ve sokaklarda hayatta kalmayı öğretmişti. Kimi zaman yaşayabilmek için yemek çalıyor, kimi zaman insanlarla dövüşmek zorunda kalıyordu. Bunların bir çoğunda ise, küçük olduğu için dayak yiyordu. Hayatının birkaç yıllık dönemini bu şekilde sokakta geçirmiş ve diğer siviller ile bağ kurmayı bir şekilde başarmıştı. Bir süre sonra hırsızlığı bırakmış, bir sokak çocuğu olarak bazı pazarcılar tarafından sahiplenilmişti, bazı taverna garsonları tarafından da sahiplenilen Leon, zaman zaman sokakta kalıyor, zaman zaman ise tavernalarda yatıyordu.

Yaşı 11 olduğunda, Eidmund tarafından kendisine kılıç eğitimi verilmeye başlanmıştı. Kendine yeni bir kılıç disiplini oluşturan Eidmund, ilk öğrencisini edinmişti. Kılıca karşı yeteneğini en baştan belli eden Leon, denizlere tekrar geri dönebilmek için bunun büyük bir gereklilik olduğunu anlamış ve gününün büyük bir çoğunu antrenman yapmaya adamıştı. Bir yandan ise tavernalarda çalışıyor, kendisine sahip çıkan insanlara yardım etmeye çalışıyordu. O dönemlerde, kendi intikam planını Eidmund’a açan Leon, denizci olması yönünde bir tavsiye almış olsa da, bunu bir otoritenin altında değil, tamamen özgür bir irade ile yapmak istediğine karar vermişti. Adaya ayak basan her korsan tayfasına karşı da büyük nefretini iyice körükleyen Leon, hepsini yok etme fikrini kendini adamaya başlamıştı. Denizlere yeni bir düzen getirecekti ve bu düzen, tamamen kendi korsanlık felsefesi olacaktı.

Eidmund ve diğer sivillerin yardımı sayesinde, 18 yaşındayken gemiyle denizlere açılma fırsatını yakalamıştı. O zamanlarda tayfasının ismine karar vermişti, “Vahşi Sis Korsanları”. Düşmanlarının üzerine bir sis gibi çökecek, onları parçalayacaktı. Gemisini ilk gördüğü andan itibaren onunla büyük bir bağ kurmuştu, bu geminin zaman zaman kendi kanıyla, zaman zaman ise düşman kanıyla boyanacağını çok iyi biliyordu. Bu yüzden gemisinin ismi “Kanlı Sis” olmuştu. Üzerine düşen her bir damla kan, gurur kaynağı olacaktı. Adada tanıştığı Max, Billy ve Oakley ile denizlere açılmıştı. Max, adada dokuz yaşında tanıştığı en güvendiği dostuydu, ondan hiçbir şey saklamazdı. Billy, kendisi gibi sokaklarda yaşamış bir çocuktu, onunla sokaklardan tanışıyordu ve beraber büyüdükleri için ona güveniyordu. Oakley ise basit bir aşçıydı, yeni tanışmışlardı. Her ne kadar tanımıyor olsa da, Kanlı Sis’e binen her bir tayfa üyesine sonsuz bir güven beslerdi. Kuralları kendileri koymuşlardı, Kanlı Sis’e ayak basan her tayfa üyesi kutsaldır ve birdir. Kimse savaştan kaçamaz, kimse korkaklık yapamaz.

Deniz üzerinde gördükleri her bir korsan tayfasına saldıran Vahşi Sis Korsanları, tayfanın ve geminin küçüklüğü yüzünden yeni bir yöntem geliştirmeye karar vermişlerdi. İki tane balta kullanan Max, iki tane kalkanla birlikte saldırıya geçen Billy ve iki kılıçla hızlı saldırılar yapan Leon’a bakıldığında, beden bedene dövüşün çok mantıklı bir seçenek olduğuna karar vermişlerdi. Üstelik, bir sis gibi çökmek kısmını düşündüklerinde, gemilerine zıpkın almanın en iyi yöntem olacağına karar verdiler. Böylelikle, zıpkınla birlikte düşman gemisine yapışacaklar ve gemiye atladıktan sonra yok etmek için harekete geçebileceklerdi. Tüm tayfa üyeleri tarafından onaylanan bu durumla birlikte, gemilerine iki adet zıpkın aldılar. Böylelikle, Kanlı Sis’in gerçek yüzü ortaya çıkmış oldu.

Beş yıllık bir süreçte, tayfalarını dört kişiden sekiz kişiye çıkarmayı başarmışlardı. Henüz intikamını daha yaklaşamadan, 23 yaşında girdikleri bir savaşta tüm tayfa üyeleri ölümle yüzleşmişti. Tanıdığı herkes gözlerinin önünde ölmüştü, kendisi de ölümle yüz yüze gelmişken en yeni tayfa üyesi olan Haig tarafından düşman gemisinden alınmış ve kaçırılmıştı. Bir süre gözlerini aldığı yaralardan dolayı açamayan Leon, kendine geldiğinde Haig’in savaşa hiç katılmadığını, o an içerisinde donup kaldığını ve kaptanını kurtaracak vakti yakaladığında kurtardığını öğrenmişti. Leon, bu duruma önce sessiz kalmış, ancak denizlere tekrardan açıldıklarında Haig’i boğarak öldürmüştü. Orada, kendisi de, Haig de ölmeliydi. Tayfasına yapılan bu ihanetin, bu korkaklığın cezasını, boğarak vermişti. Kanlı Sis ile tek kalan Leon, şimdilerde tayfasına yeni üyeler arıyor ve bir düşmanı gözüne kestirmiş durumda…

Profil

Saldırı Kabiliyeti: D (Kasırga Bonusu)
Savunma Kabiliyeti: E
Çabukluk: E
Varlık: E
İrade: D

Savaş Yetisi
Kılıç Ustası - Acemi

Nitelikler
Lider (Kaptan)
Kasırga (Kılıç Ustası - Fırtına Ustası Disiplini)

Re: Leon White

Posted: Mon Feb 03, 2025 11:08 am
by GM - One Piece
 ! Message from: GM - One Piece
Karakteriniz onaylanmıştır. Arzu ettiğiniz kurgu doğrultusunda konunuzu açmanız mümkündür.