Genel Durum
Bir zamanlar denizcilik ve kültür merkezi olarak görülen South Blue, siyasi iktidarsızlıklar, ada savaşlar ve Dünya Hükümeti’nin çeşitli nedenlerle yeterli ilgili gösterememesi nedeniyle, unutulmaya yüz tutmuş bir coğrafya olmaya sürüklenmektedir. Özellikle bölgedeki Devrim Ordusunun faaliyetleri ile artmaya başlayan korsanlık faaliyetleri, bir anda bölge halkının kendi ayakları üstünde durma zorunluluğu doğurmuştur. Bu bölgede donanma faaliyetlerine devam etse bile, bölgenin özgürlükçü ve iktidar karşıtı tutumlarının ağır basması nedeniyle, donanma çoğu zaman yetersiz kalmakta ve günlük çözümlerle varlığını belli etmektedir. Bu çözümler kimi zaman halkla kurulan bir anlaşma, kimi zaman ise korsanlara tanınan bir imtiyaz gibi görünse bile, Devrim Ordusuna ve bu ideolojide bulunan kimselere asla taviz verilmemektedir.
Donanma Faaliyetleri
Bölgenin ideolojik yapısı ve bölge halklarının genel tutumu, Donanmanın diğer denizlerden farklı olarak burada daha sembolik bir varlık olmasına neden olmaktadır. Nitekim, bölgede birkaç tane eskimiş kalıcı üs bulunmakta ve devriyeler sınırlı sayıda yapılmaktadır. Ancak buna karşın Devrim Ordusuna karşı taviz vermeyen bir yapıda olunması, böylesine bir tehdit altında donanmanın kaydırılmasına ve üstün güç konumuna geçmesine neden olmaktadır. Ne var ki, korsancılık ve kaçakçılık faaliyetlerine karşı donanma aynı tutum olmamakta ve sınırlı bir özgürlük alanı bırakmaktadır. Korsanlar, genel anlamda donanmanın itibarına leke düşürmediği sürece, donanma korsanlara pek de müdahale etmemektedir. Dünya Hükümetinin başını çektiği bu ilgisizlik, donanma faaliyetlerine ziyadesiyle sirayet ettiğinden, kimi zaman donanma halkı bezdiren davranışlar sergilemekten çekinmemekte ve bölgede “adaleti” kimin temsil ettiği pek de bilinmemektedir.
Sosyal Atmosfer
Bölgedeki açık otorite boşluğu, halkın kendi ayakları üzerinde durmasına ve kendi geleceklerini inşa etme konusunda sonuna kadar açık bir kapı bırakmaktadır. Bu nedenle, dört deniz arasında halk arasındaki ideolojik bölünme en çok burada görülmektedir. Bölge halkının bir kısmı korsanları, bir kısmı donanmayı ve bir kısmı ise Devrim Ordusunu tek otorite olarak görmektedir. Tüm bunların yanında, herhangi bir otorite tanımayan kesimin de bulunması karşısında, bölgedeki kaotik hava günlük hayatta bile hissedilir hale gelmiştir. Bölgenin tek tesellisi, ufak çaplı çatışmalar yaşanmış olsa bile bu kaotik havanın henüz daha kan gölüne dönüşmemiş olmasıdır. Nitekim genç nesil, korsanları gerçek adaleti getirecek kişiler olarak görürken, yetişkinler Devrim Ordusu sayesinde gerçek özgürlüğe ulaşabileceklerine inanmaktadır. Yaşlı nesil ise, genel anlamdan donanmanın otoriteyi ele almasıyla bölgedeki tüm sorunların çözüleceğine inanmaktadır.
Önemli Bölgeler
Karate Adası
Dünya Hükümetinin bölgedeki en önemli yer olarak gördüğü adadır. Ada, bölgenin dövüş sanatları merkezi konumunda olup, tüm yörenin ilgisini çekmektedir. Ancak adanın doğrudan otorite altında olmasının tepki yaratacağından çekinildiği için burası resmi olarak tarafsız bir bölge olarak ilan edilmiş haldedir. Özellikle Haki konusunda usta kişilerin burada bulunduğuna dair yayılan fısıltılar, Dünya Hükümetinin eğitimleri denetim altına alma çabası göstermesine neden olmaktadır. Ancak hangi taraf üstün gelmeye başlarsa, diğer tarafların birleşmesiyle ada üzerinde tam anlamıyla bir otorite kurulmuş veya denge sağlanmış değildir.
Sorbe Krallığı
Bir zamanlar Tiran Kuma’nın hükmettiği topraklar, günümüzde Bulldog tarafından yönetilmeye devam etmektedir. Özellikle Tiran Kuma’nın yaşattıkları ve akabinde gelişen olaylar nedeniyle, Dünya Hükümeti bu bölgede soylu bir aile istemediğini kraliyetin el değiştirmesi gerektiğini düşünmektedir. Ancak buna karşın halk Dünya Hükümeti’nin yönetiminden uzak bir şekilde, geçmişteki yaşanılanların yaşanılmamasını arzulayarak Dünya Hükümeti’ne sıcak bakmamaktadır. Ne var ki, önceki kral Bekori’nin Dünya Hükümeti’nin desteğini aldığı söylentileri, halkı bir hayli rahatsız etmekte ve bu nedenle güvenliklerini sağlayacak bir güç aramaktadırlar.
Baterilla
Portgas D. Ace’in doğduğu bu ada, günümüzde Dünya Hükümeti ve Donanmanın ablukası altına alınmış haldedir. Ada, dışarıdan gelebilecek en ufak bir müdahaleye bile kapalı hale getirilmiş ve adadan çıkışlar da sıkı denetim altına alınmıştır. Ada yakınlarına Donanmanın bilgisi dışında herhangi bir geminin yanaşmasına dahi izin verilmemekte ve bu nedenle ada halkı dünyadan soyutlanmış bir halde yaşamlarını sürdürmektedir.
Torino Krallığı
Bölgenin en küçük krallıklarından biri olan Torino Krallığı, doğası gereği kendisini dünyadan soyutlamış ve teknolojiye uzak bir ülkedir. Adada yerli vahşi halkın yaşıyor olması nedeniyle, bölgeye pek ziyaretçi geldiği söylenemez. Aynı nedenden dolayı Donanma da bu bölgede devriye görevlerini kimi zaman gerçekleştirmemektedir. Buna rağmen, ada korsanlar tarafından da es geçilmekte ve mümkün olduğunca adadan uzak durulmaktadır.
Bir zamanlar denizcilik ve kültür merkezi olarak görülen South Blue, siyasi iktidarsızlıklar, ada savaşlar ve Dünya Hükümeti’nin çeşitli nedenlerle yeterli ilgili gösterememesi nedeniyle, unutulmaya yüz tutmuş bir coğrafya olmaya sürüklenmektedir. Özellikle bölgedeki Devrim Ordusunun faaliyetleri ile artmaya başlayan korsanlık faaliyetleri, bir anda bölge halkının kendi ayakları üstünde durma zorunluluğu doğurmuştur. Bu bölgede donanma faaliyetlerine devam etse bile, bölgenin özgürlükçü ve iktidar karşıtı tutumlarının ağır basması nedeniyle, donanma çoğu zaman yetersiz kalmakta ve günlük çözümlerle varlığını belli etmektedir. Bu çözümler kimi zaman halkla kurulan bir anlaşma, kimi zaman ise korsanlara tanınan bir imtiyaz gibi görünse bile, Devrim Ordusuna ve bu ideolojide bulunan kimselere asla taviz verilmemektedir.
Donanma Faaliyetleri
Bölgenin ideolojik yapısı ve bölge halklarının genel tutumu, Donanmanın diğer denizlerden farklı olarak burada daha sembolik bir varlık olmasına neden olmaktadır. Nitekim, bölgede birkaç tane eskimiş kalıcı üs bulunmakta ve devriyeler sınırlı sayıda yapılmaktadır. Ancak buna karşın Devrim Ordusuna karşı taviz vermeyen bir yapıda olunması, böylesine bir tehdit altında donanmanın kaydırılmasına ve üstün güç konumuna geçmesine neden olmaktadır. Ne var ki, korsancılık ve kaçakçılık faaliyetlerine karşı donanma aynı tutum olmamakta ve sınırlı bir özgürlük alanı bırakmaktadır. Korsanlar, genel anlamda donanmanın itibarına leke düşürmediği sürece, donanma korsanlara pek de müdahale etmemektedir. Dünya Hükümetinin başını çektiği bu ilgisizlik, donanma faaliyetlerine ziyadesiyle sirayet ettiğinden, kimi zaman donanma halkı bezdiren davranışlar sergilemekten çekinmemekte ve bölgede “adaleti” kimin temsil ettiği pek de bilinmemektedir.
Sosyal Atmosfer
Bölgedeki açık otorite boşluğu, halkın kendi ayakları üzerinde durmasına ve kendi geleceklerini inşa etme konusunda sonuna kadar açık bir kapı bırakmaktadır. Bu nedenle, dört deniz arasında halk arasındaki ideolojik bölünme en çok burada görülmektedir. Bölge halkının bir kısmı korsanları, bir kısmı donanmayı ve bir kısmı ise Devrim Ordusunu tek otorite olarak görmektedir. Tüm bunların yanında, herhangi bir otorite tanımayan kesimin de bulunması karşısında, bölgedeki kaotik hava günlük hayatta bile hissedilir hale gelmiştir. Bölgenin tek tesellisi, ufak çaplı çatışmalar yaşanmış olsa bile bu kaotik havanın henüz daha kan gölüne dönüşmemiş olmasıdır. Nitekim genç nesil, korsanları gerçek adaleti getirecek kişiler olarak görürken, yetişkinler Devrim Ordusu sayesinde gerçek özgürlüğe ulaşabileceklerine inanmaktadır. Yaşlı nesil ise, genel anlamdan donanmanın otoriteyi ele almasıyla bölgedeki tüm sorunların çözüleceğine inanmaktadır.
Önemli Bölgeler
Karate Adası
Dünya Hükümetinin bölgedeki en önemli yer olarak gördüğü adadır. Ada, bölgenin dövüş sanatları merkezi konumunda olup, tüm yörenin ilgisini çekmektedir. Ancak adanın doğrudan otorite altında olmasının tepki yaratacağından çekinildiği için burası resmi olarak tarafsız bir bölge olarak ilan edilmiş haldedir. Özellikle Haki konusunda usta kişilerin burada bulunduğuna dair yayılan fısıltılar, Dünya Hükümetinin eğitimleri denetim altına alma çabası göstermesine neden olmaktadır. Ancak hangi taraf üstün gelmeye başlarsa, diğer tarafların birleşmesiyle ada üzerinde tam anlamıyla bir otorite kurulmuş veya denge sağlanmış değildir.
Sorbe Krallığı
Bir zamanlar Tiran Kuma’nın hükmettiği topraklar, günümüzde Bulldog tarafından yönetilmeye devam etmektedir. Özellikle Tiran Kuma’nın yaşattıkları ve akabinde gelişen olaylar nedeniyle, Dünya Hükümeti bu bölgede soylu bir aile istemediğini kraliyetin el değiştirmesi gerektiğini düşünmektedir. Ancak buna karşın halk Dünya Hükümeti’nin yönetiminden uzak bir şekilde, geçmişteki yaşanılanların yaşanılmamasını arzulayarak Dünya Hükümeti’ne sıcak bakmamaktadır. Ne var ki, önceki kral Bekori’nin Dünya Hükümeti’nin desteğini aldığı söylentileri, halkı bir hayli rahatsız etmekte ve bu nedenle güvenliklerini sağlayacak bir güç aramaktadırlar.
Baterilla
Portgas D. Ace’in doğduğu bu ada, günümüzde Dünya Hükümeti ve Donanmanın ablukası altına alınmış haldedir. Ada, dışarıdan gelebilecek en ufak bir müdahaleye bile kapalı hale getirilmiş ve adadan çıkışlar da sıkı denetim altına alınmıştır. Ada yakınlarına Donanmanın bilgisi dışında herhangi bir geminin yanaşmasına dahi izin verilmemekte ve bu nedenle ada halkı dünyadan soyutlanmış bir halde yaşamlarını sürdürmektedir.
Torino Krallığı
Bölgenin en küçük krallıklarından biri olan Torino Krallığı, doğası gereği kendisini dünyadan soyutlamış ve teknolojiye uzak bir ülkedir. Adada yerli vahşi halkın yaşıyor olması nedeniyle, bölgeye pek ziyaretçi geldiği söylenemez. Aynı nedenden dolayı Donanma da bu bölgede devriye görevlerini kimi zaman gerçekleştirmemektedir. Buna rağmen, ada korsanlar tarafından da es geçilmekte ve mümkün olduğunca adadan uzak durulmaktadır.