Page 1 of 1

Momoshige "Pembesakal" Fuuka

Posted: Thu Aug 07, 2025 9:58 am
by Momoshige Fuuka
Genel Bilgiler
İsim: Momoshige Fuuka
Yaş: 19
Boy: 150
Kilo: 58
Uyruk: North Blue / Karlı Tepe Kasabası
Rütbe: -
Tayfa Rolü: Gözcü / Sakal Korsanları
Deniz: North Blue

Portre
Görünüm:
Image
Pembenin en cart tonundaki uzun ve kabarık saçlarıyla ilk bakışta dev bir kirpi görüntüsü yaratır. Fakat dikkatli bakınca kısacık boylu ve yerinde duramayan minik bir kadın olduğu anlaşılır. Suratında çoğunlukla ya kocaman bir sırıtış, ya da sinirli bir ifade bulunur. Hüzün, Fuuka’nın mimiklerine pek uğrayan bir duygu değildir. Genellikle faltaşı gibi açık olan sarı, ince gözlere sahiptir. Esmer tenlidir.

Kaslı bir vücudu vardır. Kaslarının özellikle kısa bacaklarında daha gelişmiş olduğu görülebilmektedir. Göbeği açık, yakası derin siyah dar bir tişörtle dolaşır. Siyah deri bir pantolon ve dikenli kemerler ile bileklikler kombinlerine eşlik eder. Sakal Korsanları’na katıldığı günden beri kuru kafa sembollü, siyah beyaz, üç köşeli bir şapka takmaktadır. Bazen bu şapkayı daha rahat hissetmek istediği günlerde bandana ile değiştirir.
Çenesinde bir adet çok değer verdiği , sadece yakından bakınca net görülebilen, uzun pembe bir tüy bulunur.


Normal konuşma sesi biraz kalındır, insanlarda sesini bilerek boğuklaştırmaya çalıştığı hissi yaratır. Ancak sinirlendiğinde ya da heyecanlandığında, yani çoğunlukla, kulak tırmalayıcı bir ses tonuna geçer ve bağırır.

Fuuka, aynı zamanda renk körüdür. Tayfasının ona neden “Pembesakal” diye hitap ettiğini uzun bir süre anlamasa da çaktırmayıp ses çıkarmamıştır. Renk körü olduğunu yakın zamanda tayfa ile girdiği, temel ilkokul renk bilgileri üzerine yaptığı hararetli ve uzun bir tartışma ile keşfetmiştir.

Kişilik:
Fuuka patlamaya hazır küçücük fıçıcık, içi dolu bir turşucuk gibidir. Ya sevinçten ya da öfkeden, hep bağırır, yüksek sesle ve heyecanla konuşur. Birkaç kere aşırı heyecanlanıp hızlı hızlı konuşmaya çalışırken nefesini kontrol edemeyip bayılmışlığı vardır. Ağzı da bozuktur, pek “hanım hanımcık” olmadığının bilincindedir ve fakat bu umrunda da değildir.

Kolay kolay hüzünlenmez, hüzünlense bile kendisini sıkar, zorlar, hüzne gönlünün kapılarını kapatarak sahtece de olsa bir sırıtış takınır. En ufacık şey bile çok komikmiş ve onu çok eğlendirmiş gibi davranır, sık sık kahkaha atar.

Fuuka’nın tüm bu coşkun özellikleri, kendisinin gayet de farkında olduğu ancak kimselere söylemediği komik bir maskeden ibarettir. İşin ciddiyetini anlamayan, kafası çalışmayan bir insan olarak görülmek işine gelen bir şeydir. Gerçekten “anlaşılmak”tan korkar, kafa karıştırmayı ya da ciddiye alınmamayı tercih eder. Avutulacak bir tiptense tayfasına neşe saçan komik biri olmak için çabalar.

Fuuka’nın bugünkü hali doğuştan gelen bir taşkınlık değildir. Yaşadığı şeylerin yarattığı bir “kopma” sonrası geliştirdiği zırh gibidir onun için. Yaşadığı kasaba yerle bir edilene dek içinde hep bir çatışma vardı Fuuka’nın. Neyin iyi ya da kötü olduğunu, kimin doğru söyleyip yalancı olduğunu, nelere sevindiğini ve üzüldüğünü anlamaya çalışan genç bir kızdı. Duygularını gizlemiyor, düşündüklerini doğrudan söylüyor, kasabanın diğer çocuklarıyla sürekli kavga ediyordu. İçinde dönen tüm bu düşünceler kasabaya yapılan ve hayatını değiştiren baskında annesi gözlerinin önünde vurulduğunda aniden sonlandı. O an neden yaptığını kendisinin de anlamadığı çarpık bir kahkahayı ilk defa attı. Fuuka ne zaman “sıyırdığını” anımsamaya çalışsa, gözlerini kapattığında hep bu sahneyi hatırlar. Hala neden o an kahkaha attığına anlam verememektedir. Kötü bir insan olduğu ve gördüğü sahneden hoşlandığı için yapmadığına emindir. Tam aksine, canı aşırı yanarken tam zıt bir tepki vermenin o an onu hayatta tutan tek şey olduğunu biliyor. Bu yüzden, anlamasa da, bu özelliğini o günden beri sıkıca sarmalayıp geliştirmeyi tercih etmiştir Fuuka.

Bunların yanı sıra iyi bir gözlem yeteneğine sahiptir Fuuka, bu sayede de içinde bulunduğu tayfanın moralini ve sağlığını gizlice sağlamaya çalışır. Babası gibi sevdiği kaptanı Morsakal’ın yemeklerine gizlice sarımsak katar, sakalı gün geçtikçe daha da gürleşsin ve coşsun diye. Manevi amcası Sarısakal’ın çok sevdiği patates biralarının stoklarının bitmediğinden emin olmak için her gün envanter kontrolü yapar. Diğer manevi amcası Mavisakal’ın sesine zeval gelmesin diye ona sürekli ballı çay hazırlar, zorla içirir niyetini söylemeden. Onun gözünde ufak erkek kardeşi olan Kösesakal’ın geceleri üstünü açmadan uyuduğundan emin olur, kışın battaniyesini daha kalınıyla değiştirir çaktırmadan.

Sakal Korsanları onun çok geç bulduğu ailesidir. Her bir üyeye aşırı değer verir. Onlar için dövüşmekten ve tehlikelere atılmaktan çekinmez, canını bile verebilir. Gemide zaman zaman gözcü kulesi yerine heybetli kaptanının ve amcalarının güçlü omuzlarından gözlem yaparken görülebilir.

Geçmiş
1. Köken ve Çocukluk Dönemi
Fuuka, North Blue’nun kuzeyindeki bir adada, Karlı Tepe isimli bir kasabada dünyaya geldi. Babası donanmaya bağlı bir subaydı ve genellikle görevde olduğu için Fuuka onu yılda birkaç kez anca görebilirdi. Annesi ise mesafeli bir kadındı. İlgisiz değildi ancak duygusal yakınlık kurmakta yeterli biri değildi. Fuuka’nın babasına dair sorularına ise bir çocuk için anlamlı olmayacak dürüstlükte cevaplar verir, kocasının bu önemli görevinin onu nasıl bir “kahraman” yaptığını söyleyip överdi. Fuuka’ya göre bu övüş babasının yokluğunu yüceltmekten başka bir şey değildi ve can sıkıcıydı. Fuuka, daha bu ufak yaşlarında babası bir kahramandıysa neden hayatında olamayıp onu yalnız bıraktığını sorgulamaya başladı.

Küçük yaşlarından itibaren iyi ve kötünün ne olduğunu anlamaya çalışıp boyundan büyük sorular sormaya başladı. Kendi kendine bulduğu ancak doğruluğu şüpheli olan cevaplarını çevresiyle paylaşmaktan çekinmedi. Sonucunda da genellikle yaşıtı diğer çocukların kafasını karıştırırdı ve türlü akran dayağının hedefi haline gelirdi. Diğer çocuklarla top oynamaya ya da muhabbet etmeye ne zaman gitse çenesi yüzünden kendini bir dayağın içinde bulan Fuuka sessiz kalmadı, kendini savunmayı öğrendi. Ona bir tokat atana o da tokat atmaya başladı. Kasabanın abilerini taklit etti ve küçük yaşlarından itibaren ağırlık kaldırdı.

Fuuka, ergenliği yaklaşırken birden boy attı. Çevresindeki herkes daha şimdiden böyleyse ilerde ne kadar da uzun boylu olacağını konuşup, övmeye başladı. Yaptığı antrenmanları da geçici bir heves olmayıp bir rutini haline geldi. Daha 14 yaşındayken pazuları çıkmış, omuzları genişlemişti. Artık, dayak da yemiyordu. Kasabada genç güruhun bir nevi ağası konumuna gelmiş, zaman zaman meydan okumaya gelen aşağı mahalle delikanlıları dışında pek bir derdi kalmamıştı. Hayatın düzenine dair soruları aklından hala geçiyordu ancak biraz daha sakinlemiş, çenesini tutmayı öğrenmişti. Güçlükle bulduğu bu düzenine yakın zamanda çomak sokulmaya başlanacağını bilmeden 15 yaşına adım attı. Boyu da bir gıdım bile uzamadı bir daha, böyle kaldı.

2. Gençlik Dönemi
Fuuka on beş yaşına bastığında Karlı Tepe Kasabası da çocukluğundaki sessizliği geride bırakmaya başladı. Denizciler artan korsan hareketliliği bahaneleriyle sıklıkla adaya ve kasabalarına çıkmaya, sert ve baskıcı yöntemlerle halktan vergi toplamaya başlamıştı. Babasının görevi nedeniyle olan yokluğuna zor da olsa alışan ancak bir küslüğü de hala barındıran Fuuka’nın yaşantısına bu huzursuzluklar da girince, içindeki alev harlanmaya başladı. Sadece izleyemiyor, öfkesini bastıramıyor, içten içe kaynıyordu. Dünyayı kurtarabileceğine inanan her ergen gibi “Bir şey yapmalıyım.” demeye ve kasabanın diğer gençlerini örgütlemeye başladı. Tam anlamıyla bir direniş oluşturamasa da çevre halkın farkında olduğu yarım yamalak bir hareket yaratabilmiş oldu.

Ne yazıktır ki zar zor topladığı bu ufak oluşum faydadan çok zarara sebep oldu. Denizciler yine vergi bahanesiyle geldiklerinde onları kızdırmak ve karışıklık çıkarmaktan başka bir şey yapamadılar. Ne olup bittiğini anlayamadan itiş kakış başladı. Bazı gençler cevap verdi, bazı askerler bağırdı. Silahlar çekildi, taşlar atıldı. Fuuka, olayların tam ortasındaydı. Böyle olacağını tahmin edemediği ve gittikçe büyüyen bir karmaşanın arasında kalmıştı. Sadece korku hissediyordu ve alevlerin neden çıktığını, çığlıkların nereden geldiğini anlamaya çalışıyordu. Histerik bir şekilde koşmaya başladı. Dünyayı değiştirme fikri aklından çoktan uçup gitmişti, sadece annesini bulmak ve onun güvenli kollarına atılmak istiyordu artık.

Atlayabildiği her taşın üzerinden atladı, saklanabileceği her askerden saklandı. Bazen dengesini kaybedip yerde yuvarlandı, bazen karın içine gömüldü ve çıkmak için çırpındı. Annesini sonunda bulmuştu. Bir asker tarafından sıkıştırılmış, evlerinin önüne siper durmuş bir şekilde duruyordu annesi. Asker, silahını annesine doğrultmuştu. O an hiçbir şey olmayacağını düşünmeye çalıştı Fuuka. Kimsenin masum bir kadını durduk yere öldürmeyeceğini, “Yapma!” derse adama vicdanını hatırlatabileceğini düşündü. Ağzı karla doluydu, burnundan da nefes alamıyordu ama yine de bağırdı. Annesine doğru koşmaya başladığında silah patladı.

O an zaman hem Fuuka, hem de silahını ateşleyen adam için durmuştu. Annesi için zaman diye bir kavramın artık kalmadığı da, evlerinin kapısına sıçrayan parçalarına bakınca anlaşılıyordu. Adamın panikle, istemeden tetiği çektiği belliydi. Şok içinde karşısına bakıyor, vurduğu kadına doğru ilerlemekte olan genç kıza hiçbir şey yapamıyordu. Fuuka hiçbir şey demeden annesinin vücudunu sarmalamaya çalıştı. Ağlamak istese de yapamadı, bağıramadı. Uzun saniyeler boyunca ağzı açık bir şekilde annesine baktı sadece, sonrasında faltaşı gibi açık gözlerini adama çevirdi. Birden, kahkaha atmaya başladı. Şoktaydı.

Sesi bir kahkaha olsa da sevince dair bir emare yoktu gözlerinde. Gitgide artan bir ses ile gülmeye devam etti. Adam ise hiçbir şey yapmadı. Etraflarında karmaşa devam ediyordu ancak görünmez gibiydiler. Kimse onlara karışmıyor, aralarına girip göz kontaktlarını bozmuyordu. Bir süre sonra Fuuka sustu ve ayağa kalktı. Adam da, Fuuka’nın aksine dizlerinin üstüne çöktü. Fuuka, ona doğru koşmaya başladı. Karşısında tıpkı kendisi gibi iyiyi ve kötüyü sorgulayan ve yaptığı şeyin şokunu yaşayan bir adam vardı ancak Fuuka bu sorularını o an artık geride bırakmıştı. Sağ ayağından güç alarak öne atıldı, öfkeyle kükreyerek sol bacağıyla okkalı bir yüksek tekme attı adamın kafasına. Bu tekme, o kadar sertti ki, daha önce attıklarına ya da çalıştıklarına asla benzemiyordu. Tekmeden nasibini alan adam ise boynunun aldığı iğrenç şekille öne doğru yığılmıştı.

Birkaç saniye yerdeki adama baktı Fuuka. Kendi nefesini ve etrafındaki uğultuyu dinledi. Annesine bakacak cesareti bulduğunda ise bir çift et omzundan tuttu. Bir başka el ise kollarını büküp arkasına aldı. Sertçe vücudu yere bastırıldı ve soğuk demir bileklerine geçirildi. Bir tepki vermedi, bağırmadı, direnmedi. Az önceki kahkahası bütün yaşam enerjisini çekmiş gibi sürüklenmesine izin verdi. Kasabanın diğer bazı gençleri ile beraber tutuklu tutulacağı bir donanma gemisine götürüldü.

Burada geçirdiği süre boyunca neredeyse hiç konuşmadı. Doğru düzgün yemek yemedi ve su içmedi. Günler ve aylar birbirine karışırken bazen aniden, sebepsiz yere kahkahalar attı sadece. Ne gardiyanlar ne de diğer mahkumlar bu ani kahkahaların sebebini ve ne kadar süreceğini bilmiyor ve genellikle Fuuka’dan uzak duruyordu. Aylar süren mahkumiyeti ve nereye götürüldüğünü bilmediği bu yolculuğu, bir sabah sert sarsıntılara uyanmasıyla son buldu. Çok geçmeden mahkumların tutulduğu alanda bir yangın çıktı. Ortalık karıştı, zincircler koptu. Kapılar açıldı ve sular ayaklarını ıslatmaya başladı. Tutulduğu gemi batmaya başlamıştı.

Önce kendini olan bitene bırakmayı düşündü. Hareketsizce durmayı ve yaklaşan ölüme kucak açmayı, ve anlamadığı tüm bu saçmalıkları sonlandırmayı. Vücudu ise aklına itaat etmeyi reddetti. Ne olduğunu anlayamadan yaşama iç güdüsüyle koşmaya başladı, yukarı çıktı, merdivenleri aşıp güverteden kalanlara ulaştı. Artık neden yaptığını pek sorgulamadığı kahkahasını atarak, “GÖRÜŞÜRÜZ PİÇ KURULARI!” diye bağırdı, bir ok gibi denize fırladı batmakta olan gemiden.

3. Marineford Savaşı ve Etkileri
Kıyıya ulaştığında kıyafetleri parçalanmış, vücudu donma noktasına gelmişti. Geriye dönüp baktığında tutulduğu geminin korsan gemileri arasında batmakta olduğunu gördü. Haliyle bu manzaraya karşı kahkaha atmadan duramadı, uzun süredir ilk defa durduk yere değil, anlamlı bir sebep için gülüyordu. Evini ve ailesinden kalanları darmadağın eden insanları, bir başkaları darmaduman etmişti. Adalet miydi tecelli eden, yoksa tesadüfler zinciri mi? Pek umursamadı.

Zar zor ayağa kalkıp üstüne başına giren kumları temizledi. Ağır adımlarla adanın içlerine yürümeye başladı. Yeni bir hayata hiç istemeyeceği bir şekilde fırlatılıp atılmış gibi hissediyordu ancak kafası bomboştu. Adapte olacak mıydı ya da olmak istiyor muydu, bilmiyordu. En sonunda harabeden farksız evlerin olduğu boş sokaklar buldu, sokakları takip ettiğinde de loş ışıklı bakımsız bir taverna. İçeri girdiğinde kimse ona alıcı gözle bakmadı, halini garipsemedi. En az kendisi kadar yırtık pırtık görünen insanların arasında yerini aldı ve önüne samimiyetle konulan bayat bir ekmeği kemirmeye başladı. İnsanlar arasındaki alçak sesli konuşmalar kulağına bir savaşın tezahür ettiğini çalıyordu. Fuuka, çevresindekilerin aksine duyduklarına ilgi ve heyecan duymadı. Kopan savaş, korsanların ve denizcilerin karşı karşıya gelişi… Tüm bunlar başkaları için anlam taşıyordu Fuuka’ya göre. Güçlüler heybetlerini kanıtlamaya çalışırken birbirlerini biçiyor, genç kız ise avucunda hayatından kalanlarla ne yapacağını anlamaya ve hayatta kalmaya çalışıyordu.

Birkaç gününü bu sefil adada geçirdi. Savaşın yankı ve dedikoduları hala sürerken birkaç cana yakın insan ona yardım etti. Ne yapacağına ve bir plan yapacağına emin olduğu bu toparlanma sürecinde hiçbir şeye karar veremedi. En sonunda da bir şey düşünmemenin daha iyi olduğuna kanaat getirip, adadan ayrıldı. Nereye varacağına yol ve tesadüfler karar verecekti.

4. Zaman Atlaması Süreci
Ne amaç, ne hedef ne de bir gelecek planına sahip olan Fuuka, geçen iki sene boyunca sadece gezdi ve dolaştı. O an ne yapmak istiyorsa onu yaptı. Köhne limanlara, ara sokakla, sisli koylara daldı, doğruluğunu sorgulamadığı işler alıp yaptı. Bir noktadan sonra nerede sorun varsa oraya burnunu sokar hale gelmişti. Paradan çok bela kazanıyor gibiydi.

İki yıl içerisinde Fuuka’nın adını kara listelerine almış insanların sayısı çoğaldı. Kandırdığı tüccarlar, dolandırdığı kumarbazlar, yolunu kestiği haydutlar…

Bir gün neredeyse hepsi, ufak köhne bir adada Fuuka’nın yolunu kesti.

Eh, Fuuka da boş değildi. Beladan sıyrılmaya ve zorlukları tekmeleriyle yırtmaya alışmıştı geçen sürede. Çatlak kahkahalar eşliğinde mücadele etmeye başladı. Başlarda iyi gitse de bir süre sonra kaçacak deliği ve tekme atacak mecali kalmamaya başladı. En sonunda pes etti ve üzerine atılmalarına izin vererek toprağa dayadı sırtını, gözlerini kapatarak ecelini beklemeye başladı.

Fakat hiçbir şey olmadı. Göz kapaklarına çok daha erken düşen bir gölge ile uyanıp tekrar etrafına baktı. Morsakal’ı ilk defa o gün gördü. Heybetiyle etraftaki onlarca insanı yerlebir ediyor, oyuncak askerleriyle hunharca oynar gibi bir oraya bir buraya fırlatıyordu herkesi. Tek bir kılıç hamlesi birkaç kişiyi uzaklara fırlatmaya yetiyordu. Kalan sağlar ise susmuştu, hiçbiri bir adım dahi atmaya yeltenmiyordu artık.

Kendisi için çok basit gündelik bir işi bitirmişcesine etrafı dağıtmayı bırakmıştı kısa sürede Morsakal. Fuuka,bu heybetli adam ona elini uzatıp “Kalk bakalım minik, burada uyursan üşüteceksin.” dediğinde, hep ihtiyaç duyduğu bir şeyi hatırladı. Güvende olduğunu ve kollandığını bilmenin garip, güvenli sıcaklığı. Çocukluğunda nadiren hissettiği ve babası tarafından karşılanan bir duyguydu bu ve kabul etmese de hep özlem duymuştu. Birden, gözleri doldu. Uzun zamandır öfke ya da neşe dışında bir şey hissetmeyişinin üzerine birden göz pınarlarının aktifleşmesi başını ağrıtmıştı. Sanki bir ton dayak yememiş gibi birden fırlayıp Morsakal’ın bacaklarına sarıldı. Ne dediği anlaşılmayan babıldamalar eşliğinde uzun süre ağladı.

Fuuka, o günden beri Morsakal ile beraberdir ve onu bir baba figürü olarak görmektedir. Morsakal’ın yanı sıra tayfanın diğer üyelerine de büyük bir sevgi beslemektedir.


Image
Motivasyon
1. Başlangıç Motivasyonu
Fuuka, onlarca düşmanı tarafından kıstırıldığında ve Morsakal tarafından kurtarıldığında ilk defa sırtını güvenle yaslayabileceği birini bulduğunu hissetti. Onunla gitme kararı, Fuuka'nın korsanlık yolunu resmen seçtiği andı. Katıldığı andan beri Sakal Korsanları ile beraber mutlu bir "aile" ortamında hissediyor kendini. Şimdilerde bu ortamın bozulmasını engellemek ve tayfadaki herkesin mutlu olduğundan emin olmak tek amacı.

2. Nihai Motivasyon
Fuuka'nın içinde bulunduğu yolculuk tek bir hedefe kilitlenmemiştir. Bir hazine veya unvan arayışında değildir. Nihai amacı hiçbir otoriteye boyun eğmeden "aile"si ile beraber mutlu bir şekilde yaşamaya devam etmektir. Hep beraber güzel şarkılar söyleyip ziyafetler çekmek, kötüleri dövüp iyileri övmek, Morsakal'ı gururlandıracak kadar güçlenmek ve çenesindeki tek tüy sakalını çoğaltıp gürleştirmek istemektedir!




Profil
Saldırı Kabiliyeti: D
Savunma Kabiliyeti: E
Çabukluk: E
Varlık: E
İrade: E★

Re: Momoshige "Pembesakal" Fuuka

Posted: Sun Aug 10, 2025 5:12 am
by GM - One Piece
 ! Message from: GM-One Piece
Onaylanmıştır.

Re: Momoshige "Pembesakal" Fuuka

Posted: Mon Aug 18, 2025 5:51 pm
by Momoshige Fuuka
Karakter Gelişimi

Statlar
Saldırı Kabiliyeti: D > D★ - 100 BC
Saldırı Kabiliyeti: D★ > C - 100 BC

Haki
Haki: Gözlem Hakisi "Varlık Algılama" = 400 BC
Haki: Gözlem Hakisi "Varlık Algılama" > E = 200 BC

Stil
Stil: Harika Fuuka Tekmeleri Stili Potansiyel E > D = 200 BC
Stil: Harika Fuuka Tekmeleri Stili Potansiyel D > C = 200 BC
Stil: Harika Fuuka Tekmeleri Stili Adaptasyon E > D = 200 BC
Stil: Harika Fuuka Tekmeleri Stili Adaptasyon D > C = 200 BC

Tayfaya Aktarım = 150 BC

Toplam: 1750 BC
Kalan: 250 BC

Re: Momoshige "Pembesakal" Fuuka

Posted: Thu Aug 21, 2025 9:50 am
by GM - One Piece
 ! Message from: GM-One Piece
Onaylanmıştır.