Re: Volkani Yargıç Doğuyor! (Cyrus Blazehart)
Posted: Thu Feb 13, 2025 5:06 pm
Kanaga’nın uzaklaşmasıyla birlikte, adımlarını daha önce birkaç kez içerisinde girmiş olduğun karargaha yönlendiriyorsun. İçinin dışına göre pek de heybetli olmadığını bu yerin, aslında tamamen dış görüşe önem verilmiş bir yer olduğunu bir kez daha kendine itiraf edebiliyorsun. Nitekim, Kanaga ile adımladığın yolu hızla geride bırakıp tekrar avluya vardığında, artık kalabalığın dağıldığını ve burada olan kimselerin de kendi işleriyle meşgul olduğunu görüyorsun. Belki de 10 dakika önce, özellikle rütbeli denizcilerin varlığı ile destansı bir halde bulunan avlunun şu anda bu hale bürünmüş olması, şüphesiz içinde bulunduğun denizcilerde kişilerin ne anlam ifade ettiğini görmeni sağlıyor. Adımların karargahın içine giren kapıyı hızla arkanda bıraktığında, içeride evrak telaşı içinde olan denizcileri, peşi sıra emirlerini veren rütbelileri ve aldıkları bu emirleri akıllarında tutmaya çalışan diğer denizcileri görebiliyorsun. Yanından geçen denizcilerin her birinin sana selam vermeyi ihmal etmemesi, bugüne kadar pek gördüğün ve alıştığın bir tablo olmuyor. Nitekim, bugüne kadar hemen hemen sadece ilk selamı veren taraf olduğunu düşündüğünde, zamanla ilk selamı alan olmaya da alışman gerektiğini anlıyorsun. Elbet bu durum, sadece birkaç kez tekrar ediyor ve karargah içerisinde ilerlemeyi sürdürdükçe, yine de ilk selam veren konumunu hızla kazanıyorsun.
Yüzbaşı Maria’nın kullandığını odayı bilmesen bile, yanından geçip giden bir denizciye bunu sorarak kolayca nerede olduğunu öğrenmenin ardından, bu odaya doğru yöneliyorsun. Bir kat merdiven çıkıp sol tarafa doğru attığın birkaç adımın sonunda, Yüzbaşı Maria’nın odasını buluyorsun. Önce üzerine hafifçe bir çekidüzen vermenin ardından kapıyı tıklıyor ve Teğmen Maria’nın içeriden gelen girebileceğin yönündeki sesiyle odaya giriyorsun.
Tam da düşündüğün gibi önündeki kağıtlara kafasını gömmüş olan Yüzbaşı Maria, sadece ve küçük odası içerisinde kapının açıldığını son anda fark etmiş gibi kafasını kaldırdığında, gözleri bir anda seninkilerle kesişiyor. Aklındaki dalgınlıkla bir süre gözlerine bakan Yüzbaşı Maria, hızla oturduğu yerden kalkıp altındaki sandalyesinin baş kısmının duvara vurmasına neden olurken “Teğmen Cyrus!” diyor heyecanlı bir şekilde. Tam bu esnada, hemen masasının üstünün kenarına koymuş olduğu kılıcını hızla alıp dik bir şekilde masaya yaslayan Maria, sanki onun astı değil de üstüymüşsün gibi gözleri büyürken, diğer eliyle hemen masasının önündeki tek kişilik iki koltuğu işaret ederek “Hemen ayrılırsınız diye düşünüyordum, bu ne güzel sürpriz!” diyor heyecanını açıkça ortaya koymaktan çekinmeyen bir dille.
Yüzbaşı Maria’nın kullandığını odayı bilmesen bile, yanından geçip giden bir denizciye bunu sorarak kolayca nerede olduğunu öğrenmenin ardından, bu odaya doğru yöneliyorsun. Bir kat merdiven çıkıp sol tarafa doğru attığın birkaç adımın sonunda, Yüzbaşı Maria’nın odasını buluyorsun. Önce üzerine hafifçe bir çekidüzen vermenin ardından kapıyı tıklıyor ve Teğmen Maria’nın içeriden gelen girebileceğin yönündeki sesiyle odaya giriyorsun.
Tam da düşündüğün gibi önündeki kağıtlara kafasını gömmüş olan Yüzbaşı Maria, sadece ve küçük odası içerisinde kapının açıldığını son anda fark etmiş gibi kafasını kaldırdığında, gözleri bir anda seninkilerle kesişiyor. Aklındaki dalgınlıkla bir süre gözlerine bakan Yüzbaşı Maria, hızla oturduğu yerden kalkıp altındaki sandalyesinin baş kısmının duvara vurmasına neden olurken “Teğmen Cyrus!” diyor heyecanlı bir şekilde. Tam bu esnada, hemen masasının üstünün kenarına koymuş olduğu kılıcını hızla alıp dik bir şekilde masaya yaslayan Maria, sanki onun astı değil de üstüymüşsün gibi gözleri büyürken, diğer eliyle hemen masasının önündeki tek kişilik iki koltuğu işaret ederek “Hemen ayrılırsınız diye düşünüyordum, bu ne güzel sürpriz!” diyor heyecanını açıkça ortaya koymaktan çekinmeyen bir dille.