RPGTürk - One Piece| 3D2Y

Baykuş inişe geçince King vaziyet aldı. Baykuş inişe geçtiğinde yeterli yüksekliğe vardığında King Fox zıpladı ve kuşa yandan geçirdi. Ancak bu yumruğun amacı saldırı yumruğundan ziyade kuşun yönünü değiştirmekti. Amacına da ulaşmıştı. Uraru can derdine, baykuş da suya düşmüştü. King, Uraru'ya baktı. Açıkçası Uraru'dan pek beklentisi yoktu. Bu yüzden şaşırmadı King. Sadece "Püf..." diye iç çekti. Yardımcı kaptan şuan işe yaramaz biri olabilirdi ancak ileride büyük adam olabilirdi belki. Uraru ise karşısında gördüğü King'e kaya olmak ile alakalı kıçından uydurduğu bahaneleri sıralamaya başladı. King ise Uraru'nun sözlerini dinlemek yerine etrafına bakmayı tercih etti. Ortalık durulsa da baykuşun geri dönebileceğini düşünüyordu.

Beklediği de olmuştu. Bu yaratık tek bir yumrukla devrilecek gibi değildi. Başını sudan çıkartmış kendilerine bakıyordu. Sırıttı King. "Korkup kaçmadın demek!" dedi yüksek bir sesle. Sonra baykuşun ağzını açmasıyla King'in de savunma pozisyonuna geçmesi bir oldu. Hemen nefes kontrolünü sağlamalıydı. King ciğerlerini havayla doldurup gelecek saldırıyı karşılamayı umarken kuş birden kusma hareketleri yapmaya başladı. King gelecek saldırıyı savurmak için hazıra geçti. Nefesini yavaşça verirken vücudunu kastı.

Baykuş gagasıyla ateş etti. Büyük bir şey çıktı içinden. King, fırlayan şeyi denize fırlatmak için ileri atıldı. Ancak son anda gelen kişinin insan olduğunu görünce vücudunu döndürüp önünden geçen insan karşısında şaşkına döndü. Son anda kayığın kenarından tutundu ve düşmekten kurtardı kendisini.

Adam ve Uraru konuşmaya başlamışlardı. Adam hem sorduğu soruya çevap istiyor hem de üstündeki pislikleri gemiye sürüyordu. King ise sadece olayı anlamaya çalışıyordu. Bu adam kimdi? Nasıl baykuş midesinden çıkmıştı. Baykuşun olayı neydi? Okyanus yaratığı değil miydi bu? King, bunları düşünürken adam da Uraru ile didişiyordu. Yok Baykuşun adı Bıdıkmış da yok Uraru'nun bıyığı sahte miymiş neymiş...

King konuşmanın çoğunu dinlememişti bile. Şuanda çok daha ciddi bir şeye dikkat kesilmişti. Uraru'nun bıyığını savunmak yerine karşısındakinin gücünü ölçmeye çalışıyordu. Anlaşılan bu baykuş onun evcil hayvanı falan olmalıydı. Eğer böyle bir yaratığı evcil hayvanı yapabiliyorsa güçlü olmalıydı değil mi? Uraru ve adam tartıştıkça King'in suratında uğursuz bir gülümseme yayılmaya başlamıştı. Şimdiden bu adam ile yapacakları dövüşün hayalini kurmaya başlamıştı.

Tartışmanın sonunda isminin Houhou Fukurou olduğunu söyleyen adam, Bıdığa vuranın King olup olmadığımı sormuştu.

King meydan okuyan bir gülümsemeyle, tehditkâr bir tonda, avını parçalamak için bekleyen yırtıcı edasıyla "Ben King Fox, güçlü birine benziyorsun bu yüzden soruna cevap istiyorsan beni yenmelisin. Şimdi dövüşelim ve eğer kaybedersen evcil hayvanınla bizi ve Ustamın Kayığını en yakın yerleşim yerine taşırsın. Korkak tavuk gibi kaçma ve benle dövüş" diyerek net bir şekilde meydan okumuştu. Savunma pozisyonuna geçip, "İlk saldırıyı yapmana izin veriyorum. Hadi Houhou! DÖVÜŞELİM!" diye bağırdı. Sonra derin bir nefes çekip saldırının gelmesini beklemeye başladı.

Konuşmaya başlamanla birlikte bakışlarını sende odaklayan Fukurou, yine de kendini Uraru’nun bıyıklarından alamamış gibi kaçamak bakışlarla ona doğru bakmayı da ihmal etmiyor. Fakat konuşmayı bu noktada dövüşmeye getirdiğin anda, Fukurou büyüyen gözleri ve giderek kulaklarına varan gülümsemesiyle sana kilitleniyor. Bir anda savunma pozisyonunu almanla birlikte son sözlerini de söylemenin üzerine Fukurou hafifçe omuzlarını oynatıyor, kafasını birkaç kez sağa ve sola hareket ettiriyor ve ardından bir kez daha omuzlarını silkeliyor. Fukurou sanki bu silkelenmeyle sahte bir momentum kazanmış gibi ellerini ve bacaklarını da kısa bir süre sallamasının ardından Uraru’ya dönüp sinsi bir gülüş atıyor. Sanki birazdan olacakları iyi izlemesini Uraru’ya şiddetle tavsiye eder gibi bakan Fukurou bakışlarını bir kez daha sana çevirdiğinde “Demek tam bir barbarsın ha, King Fox!? Madem öyle, senin anlayacağın dilden konuşalım!” diyor. Bu sözlerinin sonunda ciğerlerine doldurduğu havayı sert bir şekilde bırakan Fukurou “Kendini hazırla King Fox!” diyor.

Fukurou hafifçe yüzünü savunmak ister gibi kollarını havaya doğru getirip yerinde ufak ufak sekmeye başlarken bir yandan da “Heh!” sesleri eşliğinde gülmeye başlıyor. Her bir ufak sekmesine eklediği bu ses ile olası bir açığını görmek için bekleyen Fukurou “İlk saldırı King Fox, hazır mısın!?” diyor. Fukurou bu esnada bir adım öne atıp bir yumruk atacak gibi gerilmesine rağmen, bu gerginliği kısa sürede yok edip yerinde sekmeyi sürdürüyor. Nitekim neredeyse yarım dakika süren bu sürecin ardından Fukurou iki yana düşen kollarıyla birlikte omuzlarını da tamamen salarken “Vay be King Fox! O kadar güçlü görünüyorsun ki seni yenmek istemiyorum! Eğer seni yenersem, çok güçlü olduğumun ortaya çıkacağını anlayabiliyorum. O yüzden seni yenmemeyi tercih edip çok güçlü olduğumun ortaya çıkmamasını sağlamaya karar verdim. Bu kararım sayesinde, seni yenip de çok güçlü olduğumun ortaya çıkmamasını sağlamış olacağım için, bundan sonraki hayatımı seni yenip de çok güçlü olduğum ortaya çıkmamış gibi yaşayarak özgür olacağım!” diyor. Fukurou bu sözlerine göğsünde birleştirdiği kollarıyla birlikte attığı ufak bir kahkaha eklemesinden sonra Uraru’ya dönerek “Nasıl? Çok güçlüyüm değil mi bıyık?” diyor. Bu esnada bakışların Fukurou’ya kaydığında ise, Uraru’nun beyninin çoktan yanmış olduğunu görebiliyorsun.

King, Heyecanla karşısındaki adamın saldırısına hazırlanıyordu. Fukurou vücudunu esnetmeye başlamıştı, King de olası saldırıları hesaplıyordu kafasında. Acaba nasıl saldıracaktı? Meyve kullanıcısı olabilir miydi? Özel bir dövüş stili mi vardı? Baykuş ile birlikte mi saldıracaktı? King'in kafasında bir sürü soru dönüyordu. En sonunda demek bir barbarsın ha? diye sorunca King teklifi kabul edilmiş gibi sevindi. Kendini hazırla deyince yüzünde çok geniş bir gülümseme yayıldı. Nefesi hızlı veriyor, sonra hızlı alıyor, sonra yavaşça vermeye başlıyordu. Saldırının gelmesini bekliyor, Fukurou'nun yumruk atacak gibi yapıp tekrar sekmesini izliyordu. Bekliyordu King, analiz ediyordu. Acaba nasıl bir tecrübe kazanacaktı? Acaba dayak mı yiyecekti yoksa zafer mi kazanacaktı? Bu sorular çok da önemli değildi. İçinde çok büyük bir heyecanla birlikte birazdan gerçekleşecek savaşa hazırladı kendisini.

Ama beklediği şey gerçekleşmedi. Fukurou çok güçlüsün çok güçlüyüm gibi şeyler zırvalamaya başladı ve dövüşten vazgeçti. King bunun bir yanıltma hareketi olabileceğini düşündü. Ustasının sözleri yankılanıyordu kulaklarında "Rakip her zaman aslan değildir, bazen de yılan gibidir. Kuvvetini değil sinsiliğini gösterir." Bu yüzden King konuşmanın sonuna kadar bekledi. Sonrasında Uraru'ya haklı olup olmadığını sorarak bir kahkaha patlattı. King karşısındaki kişinin ne yapmaya çalıştığını tam olarak anlamamıştı. Ortada kabul edilmiş bir karşılaşma vardı, bu yüzden riske girmek istemiyordu. Bunu test etmenin tek yolu vardı.

King aniden öne atılıp karşısında dövüşme isteğini kaybetmiş gibi gözüken rakibine atıldı. Dövüş tekniğini çoktan bozmuştu. Çünkü ortada bir saldırı yoktu. Saldırı yoksa savunma da yoktur. Savunma yoksa 1. faz da yoktur. 1. faz yoksa 2. faz da yoktur... Bu yüzden saldırı yaparak disiplininden uzaklaşmış oldu. Ancak bunun amacı zarar vermeye yönelik bir saldırı değildi. Daha çok rakibini test etme saldırısıydı. Eğer gerçekten güçlüyse bu saldırıyı atlatabilirdi. Ancak güçsüzse bu saldırıyı atlatamaması gerekiyordu.

King elini havaya kaldırdı ve Fukurou'nun suratına bir tokat savurdu. Tokatı yıkıcı olmaktan çok itici kuvvette atmaya çalışacaktı. Fukurou'nun yanağına çakıp onu denize yollayacaktı. Tokatını savururken, "Sana korkak tavuk gibi kaçma dedim!" diye bağıracaktı. Eğer tokatı atabilirse bu, Fukurou'nun palavra sıktığını gösterirdi. Kendisini boşu boşuna heyecanlandırdığı için de tokatı bir ceza olarak düşünebilirdi. Ama tokattan kaçınırsa rakibi, o zaman King, büyük ihtimalle savunmasız kalacaktı, çünkü stilinden çoktan ayrılmıştı. Yine de ölümcül bir saldırı yiyeceğini hissederse bütün vücudunu bükerek düşme pahasına bile olsa alacağı saldırıyı savuşturmayı çalışacaktı. Fukurou'yu denize yollarsa bu King'in şaşırmasına sebep olacaktı. Fukurou denizdeyken şaşkın bir şekilde iki saniye bekleyip Uraru'ya dönüp, "Sanırım palavra sıkıyormuş" diyerek şaşkınlığını belirtecekti.