Baykuş inişe geçince King vaziyet aldı. Baykuş inişe geçtiğinde yeterli yüksekliğe vardığında King Fox zıpladı ve kuşa yandan geçirdi. Ancak bu yumruğun amacı saldırı yumruğundan ziyade kuşun yönünü değiştirmekti. Amacına da ulaşmıştı. Uraru can derdine, baykuş da suya düşmüştü. King, Uraru'ya baktı. Açıkçası Uraru'dan pek beklentisi yoktu. Bu yüzden şaşırmadı King. Sadece "Püf..." diye iç çekti. Yardımcı kaptan şuan işe yaramaz biri olabilirdi ancak ileride büyük adam olabilirdi belki. Uraru ise karşısında gördüğü King'e kaya olmak ile alakalı kıçından uydurduğu bahaneleri sıralamaya başladı. King ise Uraru'nun sözlerini dinlemek yerine etrafına bakmayı tercih etti. Ortalık durulsa da baykuşun geri dönebileceğini düşünüyordu.
Beklediği de olmuştu. Bu yaratık tek bir yumrukla devrilecek gibi değildi. Başını sudan çıkartmış kendilerine bakıyordu. Sırıttı King. "Korkup kaçmadın demek!" dedi yüksek bir sesle. Sonra baykuşun ağzını açmasıyla King'in de savunma pozisyonuna geçmesi bir oldu. Hemen nefes kontrolünü sağlamalıydı. King ciğerlerini havayla doldurup gelecek saldırıyı karşılamayı umarken kuş birden kusma hareketleri yapmaya başladı. King gelecek saldırıyı savurmak için hazıra geçti. Nefesini yavaşça verirken vücudunu kastı.
Baykuş gagasıyla ateş etti. Büyük bir şey çıktı içinden. King, fırlayan şeyi denize fırlatmak için ileri atıldı. Ancak son anda gelen kişinin insan olduğunu görünce vücudunu döndürüp önünden geçen insan karşısında şaşkına döndü. Son anda kayığın kenarından tutundu ve düşmekten kurtardı kendisini.
Adam ve Uraru konuşmaya başlamışlardı. Adam hem sorduğu soruya çevap istiyor hem de üstündeki pislikleri gemiye sürüyordu. King ise sadece olayı anlamaya çalışıyordu. Bu adam kimdi? Nasıl baykuş midesinden çıkmıştı. Baykuşun olayı neydi? Okyanus yaratığı değil miydi bu? King, bunları düşünürken adam da Uraru ile didişiyordu. Yok Baykuşun adı Bıdıkmış da yok Uraru'nun bıyığı sahte miymiş neymiş...
King konuşmanın çoğunu dinlememişti bile. Şuanda çok daha ciddi bir şeye dikkat kesilmişti. Uraru'nun bıyığını savunmak yerine karşısındakinin gücünü ölçmeye çalışıyordu. Anlaşılan bu baykuş onun evcil hayvanı falan olmalıydı. Eğer böyle bir yaratığı evcil hayvanı yapabiliyorsa güçlü olmalıydı değil mi? Uraru ve adam tartıştıkça King'in suratında uğursuz bir gülümseme yayılmaya başlamıştı. Şimdiden bu adam ile yapacakları dövüşün hayalini kurmaya başlamıştı.
Tartışmanın sonunda isminin Houhou Fukurou olduğunu söyleyen adam, Bıdığa vuranın King olup olmadığımı sormuştu.
King meydan okuyan bir gülümsemeyle, tehditkâr bir tonda, avını parçalamak için bekleyen yırtıcı edasıyla "Ben King Fox, güçlü birine benziyorsun bu yüzden soruna cevap istiyorsan beni yenmelisin. Şimdi dövüşelim ve eğer kaybedersen evcil hayvanınla bizi ve Ustamın Kayığını en yakın yerleşim yerine taşırsın. Korkak tavuk gibi kaçma ve benle dövüş" diyerek net bir şekilde meydan okumuştu. Savunma pozisyonuna geçip, "İlk saldırıyı yapmana izin veriyorum. Hadi Houhou! DÖVÜŞELİM!" diye bağırdı. Sonra derin bir nefes çekip saldırının gelmesini beklemeye başladı.
Beklediği de olmuştu. Bu yaratık tek bir yumrukla devrilecek gibi değildi. Başını sudan çıkartmış kendilerine bakıyordu. Sırıttı King. "Korkup kaçmadın demek!" dedi yüksek bir sesle. Sonra baykuşun ağzını açmasıyla King'in de savunma pozisyonuna geçmesi bir oldu. Hemen nefes kontrolünü sağlamalıydı. King ciğerlerini havayla doldurup gelecek saldırıyı karşılamayı umarken kuş birden kusma hareketleri yapmaya başladı. King gelecek saldırıyı savurmak için hazıra geçti. Nefesini yavaşça verirken vücudunu kastı.
Baykuş gagasıyla ateş etti. Büyük bir şey çıktı içinden. King, fırlayan şeyi denize fırlatmak için ileri atıldı. Ancak son anda gelen kişinin insan olduğunu görünce vücudunu döndürüp önünden geçen insan karşısında şaşkına döndü. Son anda kayığın kenarından tutundu ve düşmekten kurtardı kendisini.
Adam ve Uraru konuşmaya başlamışlardı. Adam hem sorduğu soruya çevap istiyor hem de üstündeki pislikleri gemiye sürüyordu. King ise sadece olayı anlamaya çalışıyordu. Bu adam kimdi? Nasıl baykuş midesinden çıkmıştı. Baykuşun olayı neydi? Okyanus yaratığı değil miydi bu? King, bunları düşünürken adam da Uraru ile didişiyordu. Yok Baykuşun adı Bıdıkmış da yok Uraru'nun bıyığı sahte miymiş neymiş...
King konuşmanın çoğunu dinlememişti bile. Şuanda çok daha ciddi bir şeye dikkat kesilmişti. Uraru'nun bıyığını savunmak yerine karşısındakinin gücünü ölçmeye çalışıyordu. Anlaşılan bu baykuş onun evcil hayvanı falan olmalıydı. Eğer böyle bir yaratığı evcil hayvanı yapabiliyorsa güçlü olmalıydı değil mi? Uraru ve adam tartıştıkça King'in suratında uğursuz bir gülümseme yayılmaya başlamıştı. Şimdiden bu adam ile yapacakları dövüşün hayalini kurmaya başlamıştı.
Tartışmanın sonunda isminin Houhou Fukurou olduğunu söyleyen adam, Bıdığa vuranın King olup olmadığımı sormuştu.
King meydan okuyan bir gülümsemeyle, tehditkâr bir tonda, avını parçalamak için bekleyen yırtıcı edasıyla "Ben King Fox, güçlü birine benziyorsun bu yüzden soruna cevap istiyorsan beni yenmelisin. Şimdi dövüşelim ve eğer kaybedersen evcil hayvanınla bizi ve Ustamın Kayığını en yakın yerleşim yerine taşırsın. Korkak tavuk gibi kaçma ve benle dövüş" diyerek net bir şekilde meydan okumuştu. Savunma pozisyonuna geçip, "İlk saldırıyı yapmana izin veriyorum. Hadi Houhou! DÖVÜŞELİM!" diye bağırdı. Sonra derin bir nefes çekip saldırının gelmesini beklemeye başladı.