Sessiz Yemin Korsanları
Sessiz Yemin Korsanları
Joined: Sat Feb 15, 2025 3:43 am
User avatar
Sessiz Yemin Korsanları
Sessiz Yemin Korsanları
İnsan deryasını yararak ringe ulaşmış ve istediğim gibi de Yarma John'un karşısına geçmiştim. Amatör olması ve benden cüsse olarak baya' bir küçük olması favori ibresini bana çeviriyor olmalıydı fakat bu dünyada bildiğim bir şey varsa o da görünüşe aldanmaman gerektiğidir. En sağlam ceviz içinde kurtçuk, en köhne sandığın içinde hazineler bulunurdu. Bunu da en iyi ben biliyordum.

Kel adamın ünlemiyle beraber ben de sol ayak önde gardımı almıştım. Mesafe farkını ölçmek için öncelikle sol kolumu ileride tutacak ve rakibimin ne planladığını öğrenene kadar lead jab ile onu benden uzak tutmaya çalışacaktım. Bu sırada ayak oyununa fazla yüklenmeyecek ve genel olarak hamle yaparken veya hamle gelirken hareket halinde olmaya çalışacaktım zira önümde 5 maç daha olduğunu varsayarak kendimi yormamaya çalışacaktım. Eğer rakibin bariz açık verdiğini görürsem de boy ve erim avantajıma güvenerek sağ yani arkadaki kolumla overhand isabet ettirmeye çalışacaktım.
Sessiz Yemin Korsanları
Sessiz Yemin Korsanları
Joined: Sun Aug 03, 2025 9:02 pm
Ohana’nın sesi kulağımın dibinde bir sitemden yalvarışa dönerken, zihnimde bir anlığına yer buldu; fakat bir tehdit olarak değil, yönlendirilmeyi bekleyen bir enerji olarak. Şu an için o enerjiyi bir kenara bırakıyordum, çünkü tüm dikkatim arenanın ötesindeki o iki uyumsuz gölgenin üzerindeydi.

Onlar buraya ait değildi.

Bu, bir hissiyattan öte, sayısız savaş alanında keskinleşmiş bir içgüdünün fısıldadığı soğuk bir gerçekti. Bir askerin gözü, kamuflajı her zaman fark ederdi. Ve bu adamlar, köylü kıyafetleri içinde saklanmaya çalışan acemi askerler gibiydi. Duruşları, bakışları, kalabalığın ritmine ayak uyduramayan gecikmeli tepkileri... Hepsi birer ihanet belirtisiydi. Onlar izleyici değil, gözlemciydi. Ve bu, her şeyi değiştirirdi.

Kaiza'nın rakibinin karşısına dikildiği o an, Ohana'nın sabırsızlığının doruk noktasına ulaştığını hissettim. O an, o başıboş enerjiyi bir hedefe yönlendirmeye karar verdim. Bakışlarımı hedeflerimden ayırmadan, sesim kalabalığın uğultusunun hemen altında, sadece onun duyabileceği bir tondaydı.

"Bu kaba saba gürültü Kaiza'nın olsun, Ohana."

Duraksadığını hissettim. Konuşmamı sürdürürken, çenemle belli belirsiz bir şekilde o iki adamı işaret ettim.

"Benim dikkatimi çeken daha... incelikli bir oyun var. Bak şunlara."

Ona, tepkisini ölçmek veya onayını almak için bir an bile tanımadım.

"Onlar bu adanın bir parçası değil. Ve ben, ait olmadıkları bir yerde duran parçaları sevmem."

Son kelimem bir emir niteliğindeydi, bir rica değil.

"Gidelim."

Emir, ağzımdan bir fısıltı gibi çıksa da, taşıdığı ağırlık bir komutanın gürlemesinden farksızdı. Ohana'nın bu emre uyup uymayacağı kendi kararıydı; ben bir sonraki adımı çoktan hesaplamıştım. Kalabalığın içinde adamları izlemek ve takip etmek çok zor olurdu. Direkt ringin ortasından geçemezdim, dikkat çekerdim. Fark edilmek istemiyordum.

Benim içgüdülerim, bir askerin içgüdüleri, her zaman daha yükseği arardı.

Bakışlarım, o iki adamın üzerinden ayrılıp arenanın çevresindeki köhne yapıları taramaya başladı. Gözlerim, dövüş alanı yüksek açıdan görmemi sağlayacak, üzerine tırmanabileceğim bir yapı / nesne arıyordu. Orası, bu karmaşık satranç tahtasına yukarıdan bakabileceğim, piyonların ve şahların hareketlerini aynı anda görebileceğim ideal bir nokta olacaktı. Zemin tehlikeli olabilirdi ama gölgeler, tırmanan bir adama her zaman dost olurdu.

Niyetim, kalabalığın Kaiza'ya odaklandığı bu anı bir siper olarak kullanmaktı. Amacımdaki yeri bulabilirsem, kimseye görünmeden çatısına tırmanarak kendime bir gözlem noktası oluşturmaya çalışacaktım.

Herkes ringin içindeki kükreyen deve bakarken, ben sessiz çakalların izini sürüyordum.
Sessiz Yemin Korsanları
Sessiz Yemin Korsanları
Joined: Sat Aug 02, 2025 2:14 am
User avatar
Sessiz Yemin Korsanları
Sessiz Yemin Korsanları
Ohana'nın içerisinde bulunduğu durumu tek kelimeyle tanımlamak gerekirse o da şu olurdu; siklenmemişti. Yani, aslında siklenmişti fakat pek de siklenmiş gibi hissetmiyordu. Alexander 'kaba saba gürültü' olarak tarif etmiş olmasına rağmen Ohana'nın bakış açısından bu ring kaçırılmayacak bir eğlence barındıran sirkleri andırıyordu. Teklifi kabul edilmiş olsaydı aksiyon doruk noktasına ulaştığı vakit Ohana devreye girebilir, Kaiza'yı pataklayarak bütün şöhreti kendisine alabilirdi. Hem bu aralar Kaiza'ya da biraz uyuz oluyordu, onun için bir taşla iki kuş vurmak gibi olurdu... Peki özgür ruhluluğuyla, kural tanımamazlığıyla tanınan bu genç kızın böyle büyük bir eğlenceyi bırakıp kaptanını takip etmesinin nedeni nedir? Aslında oldukça basit; Ohana, Alexander'a karşı büyük bir saygı besliyor. Zaten tayfasına katılırken de onu cezbeden şey bu olmuştu. Bu kadar rahat olmasının sebebi de aslında bir nevi Alexander sayılabilir. Başını belaya sokacak bir hata yaptığı takdirde kaptanının götünü kurtaracağından adı gibi emin sonuçta.

Tripli bir şekilde dudaklarını bükmüş ve aynı triple birlikte şu sözleri söylemişti; "İyi tamam ama sonraki isteğimi reddedemezsin kaptan." Kaptanını takiben yürümeye başladığı anlarda bakışları büyük bir kıskançlıkla Kaiza'nın üzerindeydi. Kıskançlıktan çatladığı net bir şekilde belli oluyor olsa da kaptanının emri olduğu için bir şekilde dayanabiliyordu.

Alexander'ı takip ederken bir anda aklına Zale geldi. Çevresine bakındı fakat beyefendiyi bulamadığından ötürü daha da sinirlendi. Eğer Zale yanında olsaydı kendi yerini alması için onu ikna edebilir, o da rahatlıkla Kaiza'yı sabote edebilirdi.
'Geri döndüğünde ondan da intikam alıcam' diye düşündü sinirli adımlarla kaptanını takip ederken.
Post Reply